Avrupa Birliği Çevre Politikaları Açısından Çevrenin Korunmasında Dikkate Alınması Gereken İlkeler ve Bu İlkelerin Uygulanmasında Dikkate Alınması Gereken Ahlaki ve Hukuki Ölçütler

dünyamızda ‘Çevre’ ve ‘Çevrenin Korunması’ önemli bir değer olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm insanlığın ortak kamusal mal varlığı olarak kabul edilen çevresel değerlerimizin, sürdürülebilir şekilde korunması, en az hasarla gelecek kuşaklara geçişinin sağlanması, yaşanabilir bir dünya açısından önem taşımakta ve evrensel bir dayanışma hakkı olarak ortaya çıkmaktadır. Çevresel amaçları gerçekleştirmek konusunda örgütlü toplum, gönüllü kuruluşlar, çevre dostu kişiler, bilim insanları ve Devlet Yöneticilerinin önderliğinde kararlar alınmakta ve düzenlemeler yapma yoluna gidilmektedir. Dünya kamuoyunun ve kişilerin her düzeyde bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, çevresel olumsuz etkilerin zararlarından korunmak konusunda politikalar oluşturmak ve hukuki düzenlemeler yapmak gereği ortaya çıkmakta ve konu bireylerin kişisel bencil tercihlerine bırakılamayacak kadar önem taşımaktadır. Çevresel değerlerin korunması konusunda yapılan çalışma ve düzenlemeler el birliği ve dayanışma içinde hareket etmeyi gerektirmekte ve disiplinler arası bir boyut kazanmış bulunmaktadır. Avrupa Birliğine tam üyelik konusunda önemli bir mesafe kat etmiş olan Türkiye, Avrupa Birliği ile Mevzuat Uyumlaştırma sürecini büyük ölçüde tamamlamış bulunmaktadır. Tebliğimizde ‘İhtiyatlılık İlkesinin’ hayata geçirilmesinde duyarlılık sınırı ne olmalı, bu ilkenin kullanılmasında aşırılığı ve başkaca öne çıkan hak ve menfaatleri korumak adına makul ve meşru ölçütler var mı veya geliştirilebilir mi? Korunması gereken farklı kamusal hakların bir arada bulunması ve yarışması halinde çözüm nasıl olmalıdır sorunsalı üzerinde durulacaktır.